Uzun zamandır üzerinde kafa yorduğumuz bir proje vardı. Yakın dostlarımız biliyorlar, ancak "gazı kaçmasın" diye çok da anlatmamıştık projeyi. artık neticelendiğine göre anlatabiliriz :)
Hepiniz bilirsiniz Mondelez firmasını, dünyanın en büyük gıda üreticilerinden birisi. Milka, Oreo, Toblerone ve Falım Sakız gibi markaların sahibi. Hah işte bizim projemiz de Falım Sakız ileydi. Sosyal medya hesaplarımızı takip edenler görmüştür, geçtiğimiz hafta bir basın gezisi yaptık Çeşme'ye... Şimdi o projenin hikayesini anlatalım istedik. Zira çok keyif aldık ekip olarak.
Hikaye TEMA Vakfı'nın Damla Sakızı Ağaçları'nın rehabilitasyonu amacıyla kolları sıvaması ile başlıyor yaklaşık 12 yıl evvel. 4 yıl sonra da FALIM, ben de varım diyor ve güçlerini bu projede birleştiriyorlar. Projenin ismi ise o yıllarda koyuluyor; 'Sakız Ağaçlarına Sevgi Aşılıyoruz' projesi. Projenin başında yola çıkılan amaç ile varılan nokta aslında biraz farklı. Nedeni ise proje esnasında görülüyor ki aslında Dünya'da sadece Sakız Adası ve Çeşme bölgesinde yetişebilen bu türün Türkiye'deki varlığı bitmek üzere. Nasıl mı? Şöyle; Damla Sakızı dediğimiz tür, yani ticari amaçla kullanılabilen, damla sakızı üretebilinen tür sakız ağaçları çok yaşlanmış ve neredeyse hiç dişi ağaç kalmamış Türkiye'deki popülasyon içerisinde. Var olan dişi ağaçlar ise 80 - 90 yaşları civarında. Yani üreme yeteneklerini kaybetmişler. İşte tam da o noktada bu projenin ufku da, amacı da değişiyor. Artık bu proje bir canlının türünü sürdürebilmesi ile ilgili, yani "hayat memat meselesi" haline geliyor. Ve çalışmalar yeniden başlıyor. TEMA bu işin bilimsel ve saha çalışmaları tarafını üstlenirken, FALIM ise projenin finansal yükünü ve projeye bilinirlik ve görünürlük yaratma amacı ile yapılacak olan çalışmaları üstleniyor. Aslında herkes projede en iyi bildiği işi yapıyor da diyebiliriz.
O günden sonra Sinan Çetin'in yönettiği ve hepimizin çok da iyi hatırladığı reklam filmleri çekiliyor. Proje genel kamuoyunun dağarcığına kazınana kadar vurgulanıyor. Dört dörtlük bir iş çıkarılıyor. Ve FALIM markası yaklaşık 10 yıl boyunca projeye olan desteğini devam ettiriyor. Bunu altını çizerek söylemek istiyorum, bu denli uzun bir süre aktif destek verilen bir proje çok alışıldık bir konu değildir.
Bu yıl itibarı ile proje bilimsel olarak hedeflenen amaçların üzerinde başarı ile neticelendirildi. Yani aslında Türkiye'deki Damla Sakızı Ağacı soyunun devamı sağlandı. Nasıl mı? İzmir Çeşme'de Orman Genel Müdürlüğü tarafından gösterilen bir sahaya TEMA ve FALIM birlikte bir Damla Sakızı Klon Parkı kurdular. Yaklaşık 120 ayrı klon (soy) üretilip, bunlardan da yaklaşık 1100 fidan aşılama yolu ile yetiştirildi. Yani burası artık neredeyse sonsuz kombinasyonla farklı genetik özelliklerde fidan yaratılabilecek bir havuz haline geldi.
Peki PRactice neresinden dahil oldu bu konuya? Bundan yaklaşık 7 ay evvel bir araya geldik FALIM ile. Bu projeyi bitirirken standart dışı bir iş yapmak istiyoruz dediler. Çok da iyi ettiler :) Severiz böylesi keyifli işlerin bir ucundan tutmayı.

Tabii ki her şey güllük gülistanlık olamazdı. Projede sahanın fiziksel koşulları ile ilgili bir çok güçlük vardı. Aşmak gerekiyordu. Basın açısından, marka açısından, TEMA açısından önemli olan bir çok parametre vardı dikkate alınmalıydı. Alındı ve ortaya şahane bir iş çıktı.
İlk evvel bu projenin faaliyet raporunun sıra dışı olması gerekiyordu. Hatta çok kıymetli olmalıydı içeriği ile. düşündük taşındık ve Damla Sakızının bu coğrafyadaki izlerini araştırdık. Kültürümüzde ne şekilde yer ettiğini, ekonomiye, Osmanlı Mutfağına, sağlık alanına ne şekilde girdiğini araştırdık, yazdık. Sonra dedik ki bu hikayeyi, Sakız'ın hikayesini dünden bu güne bir de çizimlerde görelim. Sevgili ustamız, karikatürist Bülent Arabacıoğlu ile bir araya geldik. Çok heyecanlandı, bizi daha da heyecanlandırdı ve bir çırpıda 20'ye yakın özgün karikatür çizdi. Kimisi tekil, kimisi hikaye anlatımı şeklinde, sayfalarca... Sevgili dostumuz, yılların kreatif direktörü Kerem Yeğin'de kitabın tasarımını yaptı. Ustalığını konuşturdu. Sevgili Refika Birgül, Vedat Başaran, Uğur Volkan Uysal sakızlı tarifleri ve görüşleri ile bizleri kırmadılar ve kitaba dahil oldular, renk kattılar.
Kitap elimize geçince biz de çok heyecanlandık açıkçası.

Ama farklı birşey istemişti müşterimiz, yetmezdi. İşin temelinde bir basın gezisi vardı, evet. Ama Klon parkına götüreceğimiz basın mensubu arkadaşlarımıza dönümlerce arazi içinde 40 cm'lik fidanları göstermek aslında teknolojinin geldiği noktada biraz kolaya kaçmak olacaktı. Projeye bir VR Film (Virtual Reality) çözümü düşündük.
Sevgili Erkan Genç bizlerle birlikte mekan keşif için Çeşme'ye uçtu ve sahanın topografyasını çıkardı. Ve bizim hayal ettiğimizi, o bir çırpıda ayağa kaldırdı. Artık o 40cm'lik fidanların 2030 yılındaki hallerini, 3D ve 360 video olarak seyredebilir, neredeyse elini uzatsan tutabilir hale getirdi.
Peki basın gezisine bir de Talkshow vari bir sohbet eklesek nasıl olur diye düşündük, çok yakıştı :) Hem ilk gün sabahki saha gezisinde, hem de akşamüstü konakladığımız Çeşme Shereton'daki talkshow'umuzda MC'liği yıllarca bir çok projede beraber çalıştığımız, tiyatro sanatçısı, oyuncu, sunucu ve seslendirme sanatçısı Toprak Sergen yaptı. Ekolojik tarım konusunda kendisinin de bir uğraşısı olduğunu biliyorduk ama Dalyan'da Ekolojik Tarım yapılan bir çiftliğinin olduğunu, konaklanabildiğini ve daha da önemlisi sadece Türkiye'den değil, Ekolojik Tarım konusu ile ilgili uluslararası akreditasyon kurumlarında belgeli bir çiftlik olduğunu biz de bu proje vesilesi ile tekrar bir araya gelince öğrendik. Toprak'ın profesyonelliği ve hakimiyeti de bu geziye ayrı bir değer, renk kattı.
Bu işin bir de diğer kahramanı var tabii ki, TEMA Vakfı. Teşkilatlanması, iş yapış biçimleri, detaycı, dikkatli ve yapıcı tutumları ile bu projenin kendisine olan katkıları kadar, iletişim tarafının da profesyonelce planlanmasına ve yönetilmesine katkıda bulundular. Üst yönetimden, 24/7 cebinde budama makası ile dolaşan saha yetkililerine kadar projeye katkı anlamında her daim ulaşılır olarak, her toplantımızda bizde ufuk açan yeni bilgiler vererek işimizi çok kolaylaştırdılar. Küçük TEMA gönüllülerine kadar hepsini sevgi ve saygı ile kucaklıyoruz.
Böylesi işlerde en önemli olan ise denizi aşıp derede boğulmamaktır. Nasıl mı? Event it self! Müşterimizin yönlendirmesi ile yılların event şirketi BTS ile birlikte çözdük bu işi. Sevgili Cem Özsu yönetimindeki BTS ekibi bizi 2 gün boyunca en iyi şekilde misafir etti Çeşme'de. Tıkır tıkır, saat gibi işleyen bir 48 saat ve öncesinde de hazırlık dönemi geçirdik.
Dedik ya iletişim ekip ve sevgi işidir diye. Biz de ekibimize güveniyoruz tabii, sevgi de bolca var ortamda... Bilmediğimiz tek şey ise bu proje ile birlikte çok güzel dostluklar edinip, keyifli ve bir o kadar da işinin ehli partnerlerle tanışacağımızdı.
Sakız ağaçlarına yapılan sevgi aşısı tuttu...
Sevgiler.
Comentarios